Alanya’nın Tarihi Yerleri

Alanya Kalesi
13. yüzyılda Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat tarafından yaptırılan kalenin denizden yüksekliği 250 metre olup surlarının uzunluğu toplamda 6,5 km’dir. On hektarlık bir yarımada üzerinde bulunan Alanya Kalesi; Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapmıştır. 83 kule ve 140 burca sahip üç sıra surlarla çevrili olan kale bütün olarak iç ve dış kale bölümlerinden oluşmaktadır. Tarihi dokusu korunan kale içerisinde yaşam günümüzde de devam etmekte olup kale içerisinde bazıları hala kullanılan 420 adet sarnıç bulunmaktadır.

Kale içinde bulunan Ehmedek, Akşebe Mescidi, Andızlı Camii, Selçuklu hamamı, Aşağı Kale hamamı, Aya Yorgi Kilisesi, Kanuni Sultan Süleyman Camii, Akşabe Sultan Türbesi, Selçuklu Hamamı, Arasta, Bedesten, Sitti Zeynep Türbesi, Sultan Alâeddin Sarayı, irili ufaklı sarnıçlar, deniz feneri ve zindandan oluşan ve UNESCO dünya kültür mirası adayı olan Alanya Kalesi bir tarihi hazine olup aynı zamanda ulusal ölçekte korunması gerekli kültür varlığı alanı olarak da ilan edilmiştir.
Kale içerisinde bulunan ve restore edilerek kullanıma açılan eski Alanya evleri görülmeye değer diğer noktalar arasında yer almaktadır. Koruma altına alınan bu evlerin bir kısmında eski tezgahlarda dokumacılık yapılmakta ve bir kısmının bahçelerindeki otantik ortamlarda yemek ve içecek hizmeti verilmektedir. Taşıt trafiğine açık olan Kale’ye araçla veya otobüsle ulaşım sağlanabildiği gibi yaklaşık olarak 45 dakikalık bir yürüyüşle de kaleye gidilebilmektedir.

Alanya kalesine girişte alınan bilet ile aynı gün içerisinde Ehmedek kalesi de gezilebilmektedir. Müze kartın geçtiği kale ilkbahar ve yaz aylarında haftanın her günü 09:00 da açılıp 19:30 da, kış aylarında ise sabah saat 08:00 ile 17:00 arasında ziyarete açıktır.


Alanya Kalesi Ana Girişi Kapısı

Alanya Kalesi Hisariçi Mahallesi Tünel mevkiinde bulunan ve Pazar Kapısı olarak da adlandırılan ana giriş kapısı kaleye giriş çıkışı sağlamaktadır. Ana giriş kapısı ile hemen gerisindeki burç yapısı, kalenin en önemli noktalarından birini teşkil etmekte olup duvarlarında bulunan kırmızı beyaz damalı freskler sadece Alanya Kalesi’ne özgü yapılardır. Üzerinde yer alan kitabeye göre 1230 yılında inşa ettirilmiş olan Ana Giriş Kapısı, Alanya Belediyesi tarafından bitişiğindeki burç ve sur yapısı ile restore edilerek ziyaretçi bilgilendirme merkezi olarak hizmet vermektedir.

>>> HATA: Bu içeriği görmesi için Yöneticiniz (Admin) ile görüşün <<<


Alaeddin Keykubat Sarayı

Alâeddin Keykubat tarafından inşa ettirilen ve idari yapı olarak kullanılan İçkale Sarayı; İçkale’nin güneydoğu köşesinde bulunan yapı kalıntılarından ibaret bir düzlükten oluşmaktadır. Saray; güneybatı kenarı boyunca bir teras oluşturacak şekilde uzanan bir duvarla diğer bölümlerden ayrılmıştır. 13. yy sarayları genellikle ahşap ağırlıklı olduklarından içerisinde süsleme sanatı açısından çiniler, freskler ve Selçuklu ahşap sanatı örnekleri bulunduğu düşünülmektedir.

>>> HATA: Bu içeriği görmesi için Yöneticiniz (Admin) ile görüşün <<<


Ehmedek

Alanya Kalesi’nin kuzeyinde çevreye egemen bir alan üzerinde yer alan karmaşık yapı grubu “Ehmedek” olarak anılmaktadır. I.Alaadin Keykubat tarafından Kızıl Kule’den bir sene sonra inşa ettirilen yapıda diğer duvarlara göre daha iri taşlar kullanıldığı görülmektedir. Giriş kapısındaki kitabeden yapı gurubunun 1227 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır.
Ehmedek isminin, yapının Selçuklu dönemindeki ustasının lakabından ya da kalenin sağlamlaştırılmış bir mevki olmasından kaynaklanmış olabileceği düşünülmektedir. Her biri üçer kuleli iki ayrı savunma bölümünden oluşan Ehmedek (Orta Kale) kara saldırılarına karşı stratejik bir noktada ve sultanın sarayını koruyacak bir konumda inşa edilmiştir. Yapı kompleksi içerisinde üç büyük sarnıç ile küçük bir hamam ve farklı boyutlarda mekânlar yer almakta olup üç sarnıç günümüzde de kullanılmaktadır.

>>> HATA: Bu içeriği görmesi için Yöneticiniz (Admin) ile görüşün <<<

Bedesten

Süleymaniye Camisi’nin güneybatısında yer alan 13 metre genişliğinde 35 metre uzunluğunda dikdörtgen planlı yapı gurubu Bedesten olarak adlandırılmaktadır. 14. veya 15. yüzyılda Karamanoğulları Beyliği döneminde han olarak yapıldığı düşünülen Bedesten 26 odaya ve dikdörtgen bir avluya sahiptir.
Girişin karşısında tuğla ile örülmüş ortada tek sıralı dört kolon ile ayrılmış ve tavanın ortasında ışıklık bulunan kapalı bir mekânın ahır veya depo olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Avlunun uzun kenarlarında basık kemerli dokuz hücre yer almaktadır.
Günümüzde otel, restoran ve kafeterya işlevi gören Bedesten’in bahçe kısmında, merdivenle inilen büyük bir sarnıç yer almaktadır. Bahçe bölümü kale surlarına, Akdeniz’e ve Toros Dağları’na bakan iki yönlü muhteşem bir manzaraya sahiptir. Avluya açılan orta çağ dükkanları, günümüzde otel odası olarak düzenlenmiştir.

>>> HATA: Bu içeriği görmesi için Yöneticiniz (Admin) ile görüşün <<<

Darphane

Yarımadanın ucunda uzunluğu 400 metreyi bulan sarp kayalıklardan oluşan Cilvarda burnu üzerindeki yapılar darphane olarak adlandırılmaktadır. Darphane olarak anılmasına karşın binalarda para basılması söz konusu değildir. 11. yüzyıldan kalma taş yapıların ibadethane, gözetleme kulesi ve farklı amaçlar için kullanıldığı düşünülmektedir. Cilvarda burnundaki yapılar topluluğuna inmek için İç Kaleden kayalara oyulmuş basamaklı bir yol bulunmasına rağmen yol günümüzde kullanılamaz durumdadır. Yapı topluluklarına denizden çıkış ise zor ve tehlikeli olduğu için ulaşılması zor bir noktada bulunmaktadır. Etkileyici bir görüntüye sahip olan Darphane kaleden ve denizden görülebilmektedir.

>>> HATA: Bu içeriği görmesi için Yöneticiniz (Admin) ile görüşün <<<


Tophane ve Tophane mahallesi

Alanya tersaneni korumak için tersanenin hemen bitişiğine 1227 yılında inşa edilen Tophane denizden 10 metre yükseklikte yer almaktadır. İnşa edildiği dönemlerde tophane de savaş gemileri için top döküldüğü de bilinmektedir. Geleneksel Alanya evlerinin bulunduğu Tophane mahallesi son yıllarda yapılan çevre düzenlemesi ve yenileme çalışmaları sonucunda Alanya’da en çok ziyaret edilen noktalar arasında yer almaktadır.Oldukça eğimli bir yapıya sahip olan Tophane mahallesinde Alanya evleri, farklı dinlere ait ibadethaneler, butik oteller, su kabağı atölyeleri, bazı endemik bitki ve kelebek türleri görülebilmektedir.

>>> HATA: Bu içeriği görmesi için Yöneticiniz (Admin) ile görüşün <<<


Kızıl Kule Etnografya Müzesi


Akdeniz savunma yapılarının eşsiz bir örneği olan Kızılkule Alanya limanını, tersaneyi ve Alanya Kalesini deniz yönünden gelecek olan saldırılara karşı korumak amacıyla inşa edilmiştir. 1226 yılında Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat tarafından Sinop Kalesi’ni de yapan yapı ustasına yaptırılmıştır. Kızıl kule zemin kat, birinci kat, asma kat, açık kat ve açık teras olmak üzere beş katlıdır. Kulenin inşası sırasında belli bir yükseklikten sonra taş blokları kaldırmak güç olduğu için üst kısmı pişmiş kırmızı tuğlalarla yapılmış ve bu nedenle yapıya Kızılkule adı verilmiştir.
Kızılkule sekizgen planlı bir yapı olup her bir duvarı 12,5 metre genişliğe, yüksekliği 33 metreye, çapı 29 metreye sahiptir. Üst kısmına yüksek aralıklı ve 85 basamaklı taş bir merdivenle çıkılan kulenin tepeden aldığı güneş ışığı birinci kata kadar ulaşmaktadır. Su ihtiyacını karşılamak için kule ortasına inşa edilen sarnıç bugün bile işler vaziyettedir. Kule; konumu, planı, yapı tekniği ve kitabeleri ile Anadolu yapı sanatının eşsiz bir örneği olup heybetli görüntüsü ile Alanya’nın sembolü haline gelmiştir.

17.yüzyıl seyyahlarından Evliya Çelebi; Alanya Kalesi’nin deniz tarafında sekiz köşeli sağlam bir kulesinin olduğunu, bu kulenin kuşatma sırasında 2000 adam aldığını, burada oturan ikinci kale muhafızının 40 askere sahip olduğunu belirtmektedir.

Alanya’ya tatile gelenlerin kesinlikle ziyaret etmesi önerilen yerlerden biri olan Kızıl Kule bulunduğu konum itibariyle ziyaretçilerine müthiş bir manzara sunmaktadır. Kızıl kuleyi ziyarete gelenler aynı zamanda 13. Yüzyılda yapılan tersaneyi Kulenin en üst katından kentin doğu yakasının büyüleyici manzarası ile tarihi yarımadanın yerleşim dokusunu görebilmektedirler.
Tersanenin bekçisi olan kulede 1951–1953 yılları arasında köklü bir bakım ve yenileme çalışması yapılarak etnografya müzesine dönüştürülmüş ve ziyarete açılmıştır. Beş katlı kulenin giriş ve birinci katı müze olarak hizmet vermekte olup tarihi yapıda zaman zaman resim sergisi, klasik müzik konseri gibi kültür ve sanat etkinlikleri de gerçekleştirilmektedir.

Kızılkule ziyaret saatleri
15 Nisan –  2 Ekim aylarında açılış 08:00 kapanış 19:30 olup;
3 Ekim – 14 Nisan tarihleri arasında açılış 08:00 kapanış 17:00 dır.

>>> HATA: Bu içeriği görmesi için Yöneticiniz (Admin) ile görüşün <<<


Tünel yapısı:

Kızılkule’nin önünde, kalenin deniz kapısı olarak hizmet gören ve Eğri Kule olarak adlandırılan ve günümüze kalıntısı görülebilen yapı tünel yapısı olarak adlandırılmaktadır. Eğri Kule yapıldığı dönemde bir tünel vasıtasıyla Kızılkule’ye bağlı olup gemilerinin yiyecek, su, asker ve silah gibi ihtiyaçların karşılanmasında kullanıldığı tahmin edilmektedir.


Tarihi Hamam Yapısı

Kızıl Kule’nin güneyinde yer alan yapının geleneksel Alanya Evi ile birlikte çarşı hamamı olarak kullanıldığı bilinmektedir. Sıcaklık bölümü, 12. yüzyıldan başlayarak 20. yüzyıla kadar Türk hamamlarında yaygın olan kare planlı, ortasında küçük kubbeler bulunan bir sistemde tasarlanmıştır. Hamam, üzerindeki kubbede bulunan fil gözü denilen açıklıklar tarafından aydınlatılmaktadır. Hamama gelen suyun 13.yüzyılda yapılan Girene çeşmesinin arkasında bulunan ve suyu sur dışında bir kaynaktan alan depodan sağladığı anlaşılmaktadır. Tarihi hamam, 1960’ lı yıllara kadar üstünde bulunan evin sahipleri tarafından işletilmiştir.

>>> HATA: Bu içeriği görmesi için Yöneticiniz (Admin) ile görüşün <<<


Liman Surları

I.Alâeddin Keykubat döneminde yaptırtılan liman surları; Kızıl kule, Tersane ve Tophane anıtsal yapılarıyla birlikte Alanya Kalesi liman bölgesinin deniz yönündeki görkemli profilini oluşturmaktadır. Alanya Kalesinin çeşitli yapı duvarlarında görülebilen farklı dönemlere ait yüzlerce gemi graffitileri yine liman surları üzerinde görülebilmektedir.

>>> HATA: Bu içeriği görmesi için Yöneticiniz (Admin) ile görüşün <<<


Meyyit Kapısı

Kızıl Kule’yi Tophane mahallesine bağlayan yol üzerindeki kapı olarak bilinen Meyyit kapısının üzerinde bulunan kitabeye göre 1230 yılında inşa ettirildiği anlaşılmaktadır. Eski Alanya şehrinin ölülerinin bu kapıdan çıkarıldığı ve kapının önündeki musallada namazlarının kılındığı için bu adı almıştır. Kızıl Kule  ve Tophane bölgesi liman ticareti ve savunma ile ilgili bir bölge olduğu ve konutların Tophane bölgesinde bulunduğundan Meyyit kapısının eski tarihlerde yalnız asker ve donanma mensupları ile iskelede çalışanlar tarafından kullanıldığı anlaşılmıştır. Duvarlarında bulunan kırmızı beyaz damalı freskler yine Alanya Kalesi’ne özgü bir şekilde işlenmiştir. Meyyit kapısı günümüzde bilgilendirme merkezi olarak hizmet vermektedir.

>>> HATA: Bu içeriği görmesi için Yöneticiniz (Admin) ile görüşün <<<


Tersane

Sultan Alâeddin Keykubat tarafından Akdeniz’de ticaret yapan esnafı ve sahil kesimini korumak ve Akdeniz Filosunu oluşturmak amacıyla 1227’de inşa ettirmiştir. Yer seçimi açısından gün ışığından yararlanma süresi dikkate alınarak planlanan yapının duvarları kesme taştan, kemer ve kubbeleri tuğladan yapılmıştır. Yapı Kızıl Kulenin güneyinde deniz kıyısında birbirine bitişik olarak beş gözlü inşa edilen ve günümüze ulaşan tek Selçuklu tersanesi olma özelliğini de taşımaktadır. Giriş kapısında Alâeddin Keykubat’ın armasını taşıyan ve rozetlerle süslü bir yazıt yer almakta olup kapının sağ tarafında bulunan çıkıntılı bölüm mescit, sol tarafındaki 5 pencereli bölüm ise tersane memurları tarafından yazıhane olarak kullanılmıştır.


57 m uzunlukta olan tersane yapısı; her birinin genişliği 7,70 metre olan, en uzunu 43 metre en kısası 32 metre uzunluğunda 5 adet tonozlu gözden ve gözleri birbirlerinden ayıran sivri kemerli duvarlardan oluşmaktadır. Duvarları kesme taştan, kemer ve tonozları tuğladan yapılan tersanenin tonozlarındaki menfezler hem ışığın içeriye girmesini hem de dumanın dışarıya çıkmasını sağlamaktadır. Güneş ışığından en çok yararlanacak şekilde konumlanan tersane yapısı; kaya kırımını en az seviyede tutmak için farklı seviyelerde inşa edilmiştir. Tersane sadece gemi yapım ya da gemilerin kışlık konaklama yeri değil, aynı zamanda tamiratın, yelken ve gemi donanımlarının da yapılabildiği demir işlikleri, idari ve depo alanlarına sahip olan bir yapı olup kalıcı bir tersane olma özelliğini de taşımaktadır.

1960’lı yıllara kadar içinde tekne yapımının ve onarımının devam ettiği tersane, bugün denizcilik ve gemi konusunun işlendiği bir müze olarak hizmet vermektedir. Girişten itibaren ahşap bir yürüyüş yolu üzerinde yürürken 1.gözde 1 adet antik dönem vinci, 2.gözde Osmanlı donanmasında her dönemde lojistik ve ikmal için kullanılan hızlı yol alabilen bir yelkenli, bir adet kaplaması yapılmamış çekevele teknesi, bir adet mizena (teknenin kıç bölümünde yer alan direk) ve bir adet seren(direk üzerinde yelken açmak için yatay olarak konulan parça), 3.gözde bir adet ana direk(teknenin en uzun direği), gemi yapımında kullanılan aletler ve tatlı su kuyusu, 4.gözde antik çağ çapaları, 5.gözde gemilerde yön belirlemede kullanılan aletler görülebilmektedir.

Sekiz asırdır hala sağlamlığını koruyan tersane Kızılkule’nin yanında Alanya’nın simgesi olarak yer almaktadır. Tersaneye giriş ücretsiz olup denizden teknelerle veya Kızıl Kule’nin yanındaki surlardan yürüyerek ulaşılmaktadır.

>>> HATA: Bu içeriği görmesi için Yöneticiniz (Admin) ile görüşün <<<


Antrepolar

Kızılkule ve Tophane arasındaki bölgeye gemilerin yanaşması için yapılan antrepolarından günümüze çok azı ulaşmıştır. Yapıldığı dönemde yine bu alanda gemilerin yanaşması için geniş bir rıhtımın bulunduğu ve bu rıhtımın Kızılkule ve Tophane tarafından korunduğu aynı zamanda rıhtımın şehir tarafında gemi malzemelerinin, erzak ve mühimmatın muhafaza edildiği depoların bulunduğunu; ancak rıhtım ve depoların bir kısmının yıkılmış olduğunu görülmektedir.

>>> HATA: Bu içeriği görmesi için Yöneticiniz (Admin) ile görüşün <<<

Alanya Deniz Feneri

1880 yılında Fransız müteahhitler tarafından inşa edilen bu yapı adeta Alanya kalesi ile bütünleşmiştir. Yapıldığı günden bu yana denizcilerin rotasını belirleyen deniz fenerinin deniz seviyesinden yüksekliği 209 metre ve kule yüksekliği ise 6 metredir. Deniz fenerinin ışıkları 20 deniz mili uzaklıktan görülebilmektedir. Fenerde önce ışık kaynağı olarak fitilli gaz yağı lambası kullanılmış daha sonra LPG ile çalışan parlak ışıklı lambalar kullanılmış olup günümüzde 500 watlık elektrik lambası ile aydınlatma sağlanmaktadır.

>>> HATA: Bu içeriği görmesi için Yöneticiniz (Admin) ile görüşün <<<


Tarihi Sarnıç Yapısı:
13. Yüzyılda Selçuklular döneminde kare planlı olarak inşa edilen sarnıç tonozlarla birbirine bağlanmış iki mekândan oluşmaktadır. Eski dönemde su ihtiyacını karşılamak için yapılmış olan bu yapı bakım yenileme çalışmalarından sonra günümüzde turizm amaçlı hizmet vermekte olup resim ve fotoğraf sergilerine de ev sahipliği yapmaktadır.

>>> HATA: Bu içeriği görmesi için Yöneticiniz (Admin) ile görüşün <<<

Sarnıçlar
Alanya kalesi ve çevresinde yaşayan halkın su ihtiyacının karşılanması için kale içinde irili ufaklı 420 sarnıcın varlığı tespit edilmiştir. Bu sarnıçlar içinde en önemlisi Akşabe Sultan Mescidi ile Bedesten arasında 22,5 metre derinliğindeki ve 13 metre genişliğindeki Mecduddin Sarnıcıdır. Bu sarnıçlar Selçuklu Türklerinin mimari yanında alt yapıya verdikleri önemin de en güzel örneklerinden birisidir. Bu sarnıçlar halkın su ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılamakta olup günümüzde hala bu sarnıçlardan yerel halk tarafından kullanılmaktadır.

Mecüddin Sarnıcı

Eski dönemde Alanya Kalesi içerisinde yaşayanlar doğal su kaynağı olmadığı için su ihtiyaçlarını yağmur suyunun toplandığı sarnıçlar vasıtasıyla karşılıyorlardı. Bugün Alanya kalesi içinde ve çevresinde hatta Alanya merkezinde bulunan geleneksel Alanya evlerinin birçoğunda bir su sarnıcı bulunmaktadır. İç kale barındırdığı büyük sarnıçları nedeniyle Sarnıç Kalesi olarak da adlandırılmaktadır. Sarnıçların çoğu 13.yy da yapılmış olup günümüze kadar gelmeyi başarmışlardır.
 
Hisariçi mahallesinde bulunan Mecdüddin Sarnıcı 13. Yüzyıl Selçuklu yapısıdır. Dikdörtgen planlı beşik tonozlu yapı dıştan yükseltilmiş moloz taş duvarlarla sınırlandırılmıştır. İçte horasan harçlı tuğla duvarlı olup yüzeyi sıvalıdır. Batı tarafında yükseltilmiş duvarlı küçük bir bölüm, sarnıç planına U şeklini vermektedir. Üst kısımda toplam 3 adet su çekme bacası ve 1 adet su sızdırma deliği bulunmaktadır.

>>> HATA: Bu içeriği görmesi için Yöneticiniz (Admin) ile görüşün <<<


Girne Çeşmesi

13. yüzyıl Selçuklu yapısı olan Girne çeşmesinin suyu sur dışında bulunan bir kaynaktan gelmektedir. Çeşmenin arkasında suyu biriktirmek için tuğladan yapılmış bir haznesi bulunmaktadır. Sur dışındaki kaynaktan hem çeşmeye hem de tarihi hamama pişmiş topraktan yapılmış künkler vasıtasıyla su aktarılmaktadır. Çeşme çevresinde yapılan kazı çalışmaları sonucunda yapı, duvar ve merdivenler ortaya çıkarılmıştır.

>>> HATA: Bu içeriği görmesi için Yöneticiniz (Admin) ile görüşün <<<


İçkale

İçkale Akdeniz’e uzanan yarımadanın zirvesinde ve tarihi kalenin içinde yer almaktadır. İçkale içerisinde aynı zamanda Selçuklu sultanlarından Alâeddin Keykubat’a ait görkemli bir saray kalıntısının varlığı da tespit edilmiştir. Saray kalıntısının hemen karşısında yonca planlı inşa edilmiş küçük bir kilise bulmaktadır. Halen ayakta duran kilisenin varlığı, Selçuklu döneminde farklı inançları kucaklayan hoşgörü ortamının var olduğunun en büyük ispatıdır.
İçkalenin arka kısmına düşen ve Seyirlik adı verilen terastan hem Toroslar hem de Alanya kıyılarının büyüleyici manzarası seyredilebilmektedir.

>>> HATA: Bu içeriği görmesi için Yöneticiniz (Admin) ile görüşün <<<

Adam atacağı
Anlatılan rivayete göre Bizans döneminde iki suçlunun burada güreştirilip yenilenin rakibi tarafından denize atıldığı rivayet edilmektedir.  Alanya kalesinin kuzeydoğusunda bulunan bu alanın denizden yüksekliği yaklaşık olarak 250 metredir. Alan içerisinde 15 metre derinlikte eskiden kalma bir zindan da bulunmaktadır. Yine rivayete göre yenen suçlunun ise buradaki zindandan bir süre sonra çıkarılarak hayatı karşılığında eline verilen üç taştan birini denize düşürmesi halinde affedildiği, aksi halde çuvala konup kayalıklara veya mancınık ile denize atıldığı da söylenilmektedir. Atılan taşın hava akımı ve yer çekimi nedeniyle denize düşürülmesinin çok zor olduğu bu alanda rivayetten kaynaklanan taş atma geleneği dilek tutularak yerli ve yabancı turistler tarafından sürdürülmektedir.

>>> HATA: Bu içeriği görmesi için Yöneticiniz (Admin) ile görüşün <<<


Selçuklu Hamamı
Alâeddin Keykubat tarafından yaptırıldığı tahmin edilen hamam, iç kalenin doğusundaki burçların yanında yer almaktadır. Kırmızı tuğla ve harçla yapılan hamam tek kubbeli ve sekiz yüzlü bir yapıya sahiptir. Çökmüş olan 5 metre çapındaki kubbesi ile tonozla örtülü küçük bir odası olduğu anlaşılan hamamın suyu topraktan yapılmış borularla iç kaledeki büyük sarnıçtan karşılanmaktadır.

>>> HATA: Bu içeriği görmesi için Yöneticiniz (Admin) ile görüşün <<<

Bültenimize abone olmak ister misiniz?

Bültene abone olarak tüm yeni yazılardan haberdar olabilirsiniz..

Dilediğiniz zaman, gelen maillerin altındaki linki tıklayarak takipten çıkabilirsiniz

Önceki İçerikAlanya Yaylalar
Sonraki İçerikEski Alanya Evleri ve Köşkleri

İstanbul

İstanbul dünyanın en eski ve zengin bir tarihe sahip şehiri

Kapadokya

Kapadokya isminin en eski tarihi MÖ 6....

Antalya

Antalya tarihçesiBirçok devletin hakimiyeti altına girmiş olan Antalya’yı Bergama karalı Attalos’un kurduğu...

■Mersin alışveriş

Mersin’de tatil yapanların dönerken aldıkları ürünler arasında en çok hediyelik eşyalar ön plana çıkmaktadır. Satılan ürünler arasında...

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bunlar da ilginizi çekebilirÖNERİLER