Oldukça geniş ve eski bir tarihe sahip olan İstanbul tarihide iki büyük imparatorluğa ve dinlere ev sahipliği yapmıştır. Üzerinden yüz yıllar geçmesine rağmen günümüze kadar birçok eser, bina ve yapı sapasağlam bir şekilde ulaşmıştır. Her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen İstanbul’da görülecek o kadar çok nokta var ki bunların hepsini bir günde gezmek ve görmek mümkün değildir. İstanbul’u doya doya gezmek isteyenlerin en az 1 hafta ayırmaları önerilmektedir. Zamandan kazanmak isteyenlerin iyi bir plan yaparak birbirine yakın noktaları ve alanları bir gün içerisinde görmeleri önerilmektedir. İstanbul’da görülecek yerler arasında Galata kulesi, Galata Köprüsü, Topkapı Sarayı, Ayasofya Müzesi, Sultanahmet Camii, Sultanahmet Meydanı, Yerebatan Sarnıcı, Süleymaniye Camii, Dolmabahçe Sarayı, Yıldız Sarayı, Çırağan Sarayı, Rumeli Hisarı, Anadolu Hisarı, Haydarpaşa Tren Garı, Büyük Çamlıca Tepesi, Kız kulesi, Taksim Meydanı, İstiklal Caddesi, İstanbul Modern, Boğaziçi Köprüsü, Haliç, Pierre Loti Tepesi, Ortaköy Meydanı, Ahrida Sinagogu, Kalenderhane camii, Fatih Camii, Çinili Cami, Beyazıt Meydanı, Bozdoğan Kemeri, Atatürk Arboretumu, İstanbul Arkeoloji müzesi, Kariye müzesi, Türk ve İslam eserleri müzesi, Sakıp Sabancı Müzesi, Rahmi Koç Müzesi, Sadberk Hanım Müzesi, İstanbul Oyuncak Müzesi, İstanbul Deniz Müzesi, Büyük Saray Mozaikleri Müzesi, Sirkeci Demiryolu Müzesi, Vakılar Halı ve Kilim Müzesi, Ural Ataman Klasik Otomobil Müzesi, Anadolu Feneri ve daha birçok yer bulunmaktadır.
Galata kulesi
İstanbul’un sembol yapıları arasında yer alan Galata kulesi aynı zamanda İstanbul’un siluetini de oluşturmaktadır. 14. Yüzyılın ortalarında Cenevizliler zamanında inşa edildiği düşünülen kule İsa kulesi, Bizanslılar zamanında Büyük kule Osmanlılar zamanında Galata kulesi olarak adlandırılmıştır. Dünyanın en eski kulelerinden olup Osmanlılar döneminde hapishane, sığınak, yangın kulesi ve rasathane gibi amaçlar için kullanılan kule yakın geçmişte İngilizler tarafından işgal edilerek karakol olarak kullanılmış günümüzde ise turizm amaçlı kullanılmaktadır.
Kule yaklaşık olarak 70 metre yüksekliğinde olup 3,75 metre duvar kalınlığına ve 16,45 metre yarıçapa sahiptir. Kulenin ilginç özelliklerinden biri de Osmanlı kralı 4. Murad döneminde Hezarfen Ahmet Çelebi’nin yaptığı tahtadan kanatları takarak kuleden atlamış ve Üsküdar’a kadar uçarak gitmiştir.
Muhteşem İstanbul, Ayasofya, Sultanahmet ve boğaz manzarasının görüldüğü ve her gün açık olan Galata kulesine küçük bir ücret karşılığında çıkılmaktadır. En son olarak 1965-1967 yıllarında restorasyondan geçerek bugünkü konumuna kavuşmuştur.
Galata kulesine gitmek isteyenler İstiklal caddesinin sonundan 500 metrelik yürüyüşten sonra kolaylıkla gidilebilir. Eminönü tarafından gelmek isteyenler ise Bankalar caddesinden yokuşu çıkarak kolaylıkla ulaşabilirler.
Galata Köprüsü
Balık tutmak isteyenlerin veya turistik noktalara, Kapalı çarşıya, Mısır çarşısına gitmek isteyenlerin kullandığı Galata köprüsü her gün binlerce kişi ve araç tarafından kullanılmaktadır. İstanbul’un en iyi balık restoranları da Galata köprüsünün altında bulunmaktadır. İstanbul’un resimlerini farklı noktadan çekmek isteyenlerin de uğrak noktaları arasında yer alan Galata köprüsü birçok görülecek noktaya yakın bir yerde yer almaktadır.
Anadolu Feneri
Anadolu feneri İstanbul Boğazının Karadeniz’le birleştiği kuzey ucunda olup Karadeniz’den gelip İstanbul Boğazına girecek gemilere rehberlik etmektedir. Bulunduğu köye de adını veren fenerin denizden yüksekliği 75 boyu 20 metredir. Fenerin bulunduğu köy özellikle yaz aylarında hafta sonu gezmek ve piknik yapmak isteyenlerin tercih ettiği noktalar arasında yer almaktadır. Özel araçları ile Anadolu Feneri’ne gitmek isteyenler Beykoz üzerinden Poyrazköy-Anadolu Feneri tabelasını izleyerek gidebilirler. Toplu taşıma araçları ile gitmek isteyenler Beykoz’dan kalkan belediye otobüslerini kullanabilecekleri gibi Eminönü’nden kalkan şehir hatları vapurları aracılığıyla gidebilirler.
Rumeli Feneri
1855 yılındaki Kırım savaşı esnasında Fransız ve İngiliz savaş gemilerinin İstanbul boğazından Karadeniz’e kolay bir şekilde geçmeleri amacıyla yapılmış karşı kıyısında bulunan Anadolu feneri ile birlikte hizmete girmiştir. Deniz seviyesinden 58 metre yüksekliğe kurulmuş olan fenerin yüksekliği 30 metredir. Fenerin bulunduğu alanda yer alan Rumeli feneri köyü küçük bir balıkçı kasabası olup özellikle yaz aylarında hafta sonları kahvaltı yapmak isteyenlerin ve balık severlerin akınına uğramaktadır.
Feneri ve köyü ziyaret etmek isteyenler 150 numaralı otobüsü kullanabilirler.
Sultanahmet meydanı
Yerli ve yabancı turistlerin en çok ziyaret ettiği meydanlardan olan Sultanahmet meydanı aynı zamanda Hipodrom ve At meydanı olarak da bilinmektedir. Tarih boyunca birçok önemli olaya tanıklık etmiş olan meydanda Bizanslılar ve Osmanlılar zamanında meydanda bulunan ağaçlarda idamlar gerçekleştirilmiş daha sonraki dönemlerde meydan, eğlencelere, at yarışlarına, hayvan dövüşlerine, çeşitli eğlence gösterilerine ve düğünlere ev sahipliği yapmıştır. 1204 yılında Latin istilasına uğrayan meydan tahrip olmaktan kurtulsa da haçlılar tarafından meydan da bulunan birçok eser buradan yağmalanarak Vatikan’a ve Venedik’e kaçırılmıştır. Tarih içinde meydana gelen deprem ve doğal afetlerden dolayı günümüze kadar sadece üç eser Dikilitaş (Obelisk), Yılanlı sütun ve Örme sütun ulaşamamıştır.
Sultanahmet camisini ziyaret edenler bu meydanı da kolay bir şekilde bulup görebilirler.
Sultanahmet Dikilitaş
İmparatorluklara başkentlik yapmış olan İstanbul her dönem dünyanın merkezi olarak kabul edilmiş ve bunu kanıtlamak içinde meydana bu taş dikilmiştir. Taşın bulunduğu yer dünyanın sıfır noktası olarak kabul edilmektedir. Taş ilk olarak MÖ 1450 yılında Firavun 3. Tutmosis tarafından kazandığı zaferlerin anısına Karnak şehrindeki Amon-ra tapınağına dikilmiş ancak imparator Julianus tarafından 361-363 yılları arasında gemilerle Mısır’dan getirtilmiş fakat 30 yıl boyunca taşa el sürülmemiş daha sonraki dönemde 390 yılında imparator 1. Theodosius döneminde 32 gün süren bir çalışmadan sonra taş bugünkü bulunduğu yere mermer kaidesi üzerine dikilmiştir. Yüksekliği 19,59 metre olan taş tek parça mermer granitten yapılmış olup üzerinde aşınma ve yıpranma neredeyse yok denecek kadar azdır. Sütunun dört yüzünde hiyeroglif yazılarla Firavun ’un zaferi anlatılmıştır. Sultanahmet camisini ziyaret eden binlerce kişi aynı zamanda hemen yakında bulunan dikilitaşı da görebilirler.
Yılanlı Sütun
Yunanlılar tarafından Perslere karşı kazandıkları zaferin anısına ilk olarak Delphi şehrindeki Apollon tapınağına MÖ 480-479 yılları arasında dikilmiştir. Bizans imparatoru Konstantin tarafından İstanbul’un yeniden imarı için yerinden söktürülerek şu anki bulunduğu yere eski dönemdeki ismiyle Hipodroma şimdi adıyla Sultanahmet meydanına dikilmiştir. 1204 yılında haçlılar tarafından birçok tarihi eser gibi yılanlı sütunda yağmalanmıştır.
Yapılan kazı ve araştırma çalışmalarında sütunun bir dönem çeşme olarak da kullanıldığı tahmin edilmektedir. Zaman içinde yükselen zeminin altında kalan sütunun bir bölümü 1856 yılında yapılan kazılarda ortaya çıkarılmıştır. Sultanahmet meydanında bulunan sütun her yıl binlerce kişi tarafından ücret ödemeden ziyaret edilmektedir.
Örme Sütun
Sultanahmetmeydanının güneyinde bulunan sütun İmparator 7. Konstantinus döneminde yaptırılmıştır. Sultanahmet meydanındaki diğer anıtlara göre daha yüksek olan sütunun yüksekliği 32 metredir. Yapılırken örgü şekli kullanıldığından örme sütun olarak adlandırılmıştır. Sütunun yapımında taş, tuğla ve çimentoya benzer bir madde kullanılmış olup yapıldığı yılda sütunun en üstünde tunçtan bir küre olduğu bilinmektedir.
1204 yılındaki Latin istilasında haçlılar tarafından sütunun üzerindeki bakır levhalar ve küre sökülerek çalınmış sikke yapımında kullanılmıştır. Sultanahmet meydanında bulunan sütun ücretsiz olarak ziyaret edilebilmektedir.
Yerebatan sarnıcı
İstanbul o kadar zengin bir tarihe sahip ki yer altında da görülebilecek birçok nokta bulunmaktadır. Yerebatan sarnıcı İstanbul’u gezmeye gelenlerin görmeden gitmediği noktalar arasında yer almaktadır. Yerebatan sarnıcı şehrin su ihtiyacını karşılamak için imparator Justinianus tarafından yaptırılmıştır. Daha önceden yapının bulunduğu yerde bir bazilikanın bulunmasından dolayı Bazilika sarnıcı olarak da anılan yapı tuğladan örülmüş 4,8 metre kalınlığındaki duvarlara sahip olup su kaçırmaması için zemini kalın bir tabakayla kaplanmıştır. 336 adet stünu olan ve yaklaşık olarak 100 bin ton su depolama kapasitesi olan yapı günümüzde müze statüsünde turizme hizmet verirken aynı zamanda resim sergisi, klasik müzik dinletisi gibi eşitli etkinliklere de ev sahipliği yapmaktadır.
Dini bayramların ilk günü hariç haftanın her günü açık olan müze 09:00 ile 17:30 saatleri arasında ziyaret edilebilmektedir. Giriş ücretli olan Yerebatan sarnıcını müze kart sahipleri ücretsiz gezebilmektedir.
Dolmabahçe sarayı
Sultan Abdülmecit tarafından 1843-1856 yılları arasında yaptırılmıştır. Barok stilde yapılan bu yapı batılı ülkelerden borç alınarak yapıldığı için zaman içinde tartışma konusu da olmuştur. 1856 yılından 1924 yılına kadar 6 Osmanlı padişahına ve Osmanlı halifesi Abdülmecid efendiye de ev sahipliği yapmıştır.
285 odası, 46 salonu, 6 hamamı ve 68 tuvaleti bulunan saray 16 farklı bölümden oluşmaktadır. 110,000 metre kareyi aşan alan üzerine kurulmuş olan saray 1927 yılından 1949 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı makamı olarak da kullanılmıştır. Dolmabahçe sarayını ziyaret edenler oldukça değerli sanat eserlerini, çeşitli türdeki tarihi eser koleksiyonlarını görme fırsatı bulacaklardır.
Modern Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’te 1938 yılına kadar bu yapıyı kullanmış ve 10 Kasım 1938 yılında burada vefat etmiştir. 1984 yılından itibaren müze olarak kullanılmaya başlanan Dolmabahçe sarayının bir bölümü günümüzde resmi işlerde kullanılmaktadır.
Taksim meydanına 15 dakika yürüme mesafesinde olan Dolmabahçe sarayına gitmek isteyenler Beşiktaş yönüne giden otobüsleri veya tramvayları kullanarak Kabataş’a gelmeleri ve buradan kısa bir yürüyüş yapmaları gerekmektedir. Ücretli olarak ziyaret edilen Dolmabahçe sarayında müze kart geçmemekte olup pazartesi ve perşembe günleri hariç haftanın her günü 09:00 ile 16:00 saatleri arasında ziyarete açıktır.
Yıldız Sarayı
İstanbul’un Beşiktaş semtinde bulunan Yıldız Sarayı, köşkleri, villaları, muhteşem bahçeleri ve kendine has mimari yapısı ile İstanbul’un en güzel sarayları arasında yer almaktadır. 18. Yüzyılın sonunda 3. Selim tarafından boğaz içine hâkim bir konumda 500 bin metre karelik bir alan üzerine inşa ettirilmiştir. Bir dönem Osmanlı imparatorluğunun yönetim merkezi olarak da kullanılan saraya ilk yerleşen Osmanlı padişahı 2. Abdülhamit olmuştur.
Yıldız sarayını ziyaret etmek isteyenler Beşiktaş istikametine giden toplu taşıma araçları 25T-280-30A-43R-103-110-112 numaralı otobüsleri kullanarak Yıldız Teknik Üniversitesi durağında inip kısa bir yürüyüşten sonra kolaylıkla ulaşabilirler. Giriş ücretli olan saraya müze kart sahipleri ücretsiz olarak girebilmekte olup pazartesi günleri hariç her gün 09:00 ile 16:00 saatleri arasında ziyarete açıktır.
Çırağan Sarayı
Yabancı devletlerden 4,5 milyon altın kredi alınarak yapılan saray 1874 yılında Sultan Abdülaziz döneminde tamamlanmıştır. Nikogos Balyan tarafından tasarlanan bina bir dönem Osmanlı imparatorluğu tarafından kraliyet ikametgahı olarak da kullanılmıştır. Osmanlı padişahlarından Abdülaziz bir dönem burada yaşamış ve bu sarayda vefat etmiştir. 1910 yılında meydana gelen bir yangında zarar gören saray 1990 yılında yeniden restore edilerek lüks bir otel ve organizasyon merkezine dönüştürülmüştür.
Rumeli Hisarı
Fatih Sultan Mehmet tarafından 15 Nisan1452 yılında inşasına başlanmış 31 Ağustos 1452 yılında tamamlanmıştır. İstanbul boğazının en dar yerine yaptırılan Rumeli hisarının yaptırılma amacı İstanbul’u Karadeniz’den gelebilecek tehlikelere karşı güvende tutmak için yaptırılmıştır. Hemen karşısında 14. yüzyılda yapılan Anadolu hisarı ile karşılıklı bir denetim noktası görünümündedir. Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet’in yapımında bizzat çalıştığı Rumeli hisarı 4 ay gibi kısa bir sürede tamamlanmıştır.
Rumeli Hisarı içerisinde Saruca Paşa, Halil Paşa, Zağnos Paşa ve küçük Zağnos Paşa adında dört kulesi ve Dünyanın en büyük 13 adet burcu bulunmaktadır.
Saruca Paşa kulesi 9 katlı olup 23,30 metre çapa, 7 metre duvar kalınlığına ve 28 metre yüksekliğe sahiptir. Zağnos paşa kulesi 8 katlı olup, 26,70 metre çapa, 5,70 metre duvar kalınlığına ve 21 metre yüksekliğe sahiptir. Halil Paşa kulesi 9 katlı olup 23,30 metre çapa, 6,5 metre duvar kalınlığına ve 22 metre yüksekliğe sahiptir. Hisar içerisinde Dağ kapısı, Dizdar kapısı, Hisar peçe kapısı ve Sel kapısı olmak üzere 6 adet kapısı, cephane ve erzak mahzenleri, çeşme ve camiden geriye kalan minare yer almaktadır.
Rumeli Hisarı zaman içinde askeri üs, savaş esirlerinin tutulduğu kamp ve cezaevi olarak kullanılmıştır. 1953 yılında restore edilen açık hava tiyatrosu günümüzde uluslararası organizasyonlara, konserlere ve gösterilere ev sahipliği yapmaktadır.
Tüm yıl boyunca 09:00 ile 17:00 saatleri arasında ücret karşılığında gezilebilen hisarı müze kart sahipleri ücretsiz olarak gezebilmektedir. Sarıyer’de bulunan Rumeli hisarına otobüslerle gitmek isteyenler 40T-42T-25E ve 22 numaralı otobüslerle Rumeli Hisarı, Aşiyan ve Rumeli Hisar Üstü duraklarından birinde inmeleri gerekmektedir. Alternatif ulaşım araçları arasında ise gibi deniz otobüsleri, metrobüs ve metro ile ulaşımda oldukça kolaydır.
Anadolu Hisarı
İstanbul boğazının en dar noktalarından birine yapılan Anadolu hisarı muhteşem boğaz manzarası ve doğasıyla ziyaretçilerini büyülemektedir. Yürümeye elverişli alanlarında olduğu Anadolu hisarı çevresinde restoranlar, kafeler ve çay bahçeleri ziyaretçilerine hizmet vermektedir. Özellikle hafta sonları sıka ziyaret edilen noktalar arasında yer almaktadır.
Anadolu hisarına ulaşım Çengelköy, İstinye, Eminönü, Kabataş veya Beşiktaş’tan Üsküdar’a vapurlarla geçilip buradan 14 km uzaklıkta bulunan Anadolu hisarına dolmuş veya otobüslerle ulaşmak oldukça kolaydır.
Haydarpaşa Tren Garı
1873 yılındakurulan Anadolu’nun ilk demir yolu ve Hicaz demiryolunun hattının başlama noktası olan Haydarpaşa Garının yapımına 1906 yılında başlanmış ve 1908 yılında faaliyete girmiştir. Daha önce burada bulunan bir başka garın inşaatı üzerine yapılan garın yapımında Alman ve İtalyan taş ustaları birlikte çalışmış olup garın ismini Osmanlı paşalardan aldığı bilinmektedir. Tarih içinde oldukça önemli bir yere sahip olan gar U şeklinde planlanmış ve beş katlı inşa edilmiştir. Gar tarih içinde Avrupa, Asya ve Türkiye’nin birçok noktasına yük ve yolcu taşımacılığında bir merkez olarak kullanılmıştır.
Birçok kez yanma tehlikesi atlatan gar 1979 yılında meydana gelen tanker kazasında hasar görmüş pencerelerini süsleyen vitrayların bir kısmı kırılmıştır. En son 2010 yılında çıkan yangında garın üst katları zarar görmüştür.
Kadıköy’de bulunan Haydarpaşa garını görmek isteyenlerin Kadıköy’e gitmeleri gerekmektedir.
Adres
Rasimpaşa Mahallesi
34716 Kadıköy
Büyük Çamlıca Tepesi
265 metre yüksekliği ile İstanbul’un en yüksek noktası olan Çamlıca tepesi ziyaretçilerine muhteşem bir İstanbul manzarası sunmaktadır. Güzel havalarda Çamlıca tepesinden görülebilen noktalar arasında Marmara denizi, Adalar, Haliç, Beyoğlu, Boğaziçi ve Bursa da bulunan Uludağ’ın zirvesi görülebilmektedir. Tepe üzerine kuru olan parkta yürüyüş yapmak isteyenler için uygun alanların bulunduğu gibi çok güzel fotoğraflar çekmek isteyenler için muhteşem manzara ziyaretçilerini beklemektedir. Tepe üzerinde bulunan parkta ayrıca ziyaretçilerin yeme içme ihtiyaçlarını karşılamak için işletmeler hizmet vermektedir.
Eylül ve Ekim aylarında Afrika’ya göç eden kuşlarında uğrak noktası olan Çamlıca tepesi aynı zamanda muhteşem İstanbul fotoğrafları çekmek isteyenlerin de uğrak noktası konumundadır.
Çamlıca tepesine gitmek isteyenler ilk olarak Altunizade’ye gelerek buradan Çamlıca tepesine giden minibüsleri kullanmaları gerekmektedir. Üsküdar’a gelmek isteyenler Kısıklı otobüslerine binip Çamlıca durağında inerek buradan Çamlıca tepesine ulaşabilirler. Özel araçları ile gitmek isteyenler Altunizade’ye gelip tabelaları takip ederek kolaylıkla ulaşabilirler.
Kız kulesi
18. yüzyılda yapılan Kız Kulesi Boğaziçinin en önemli simgeleri arasında yer almaktadır. Yapıldığı günden bugüne kadar birçok farklı işlevi olan Kız Kulesi zaman içinde karantina merkezi, deniz feneri, gümrük kontrol noktası ve gemilerin geçiş ücretini ödedikleri vezne olarak kullanıldıktan sonra günümüzde restoran olarak kullanılmaktadır.Dünyada en çok resmi çekilen noktalardan biri olan Kızkulesi’nin muhteşem resmilerini çekmek isteyenlerin Üsküdar’da bulunan salacak noktasına gitmeleri önerilmektedir. 1943 yılında onarılan kule en son 2000 yılında restore edilerek bugünkü görünümüne kavuşturulmuştur. Yılın her günü ücretli olarak ziyaret edilebilen Kızkulesi’ne Üsküdar Salacak’tan her 15 dakikada bir tekne seferleri düzenlenmektedir.
Taksim Meydanı
İstanbul denilince akla gelen yerlerin başında yer alan Taksim meydanı İstiklal caddesinin hemen başında yer almaktadır. İnsanların buluşma noktası olarak da seçtikleri Taksim Meydanı her gün oldukça yoğun bir insan trafiğine sahiptir.
Meydanda bulunan Taksim Zafer Anıtı Türk Kurtuluş Savaşının anısına Mustafa Kemal Atatürk tarafından İtalyan Heykeltıraş Pietro Canoninca’ya 1928 yılında yaptırılmıştır.
Taksim Meydanı Ulusal bayramlara, futbol ve yılbaşı kutlamalarına da ev sahipliği yaparken meydan çevresinde dünyaca tanınmış markaların mağazaları, otelleri, restoranları ve kafeleri de ziyaretçilerine hizmet vermektedir.
İstanbul’un her noktasından Taksim’e toplu taşıma araçları bulunmaktadır.
İstiklal Caddesi
İstanbul denilince ilk akla gelen yerlerin başında yer alan İstiklal caddesi her gün binlerce insan tarafından ziyaret edilip yürünmektedir. Taksim meydanından başlayıp Beyoğlu’na kadar uzanan cadde 1400 metre uzunluğunda olup cadde boyunca dünyaca ünlü markaların dükkanları, mağazaları, restoran zincirleri, oteller, kitapçılar, eğlence mekanları çok sayıda sosyal ve kültürel alanı bünyesinde barındırmaktadır. Taşıt trafiğine kapalı olan cadde her gün yaklaşık olarak 3 milyon kişi tarafından ziyaret edilmektedir.
İstanbul’u ziyaret edenlerin çok farklı bir atmosfere sahip olan İstiklal caddesini boylu boyunca yürümeleri zamanları varsa 1869 yılından bu yana hizmet veren nostaljik tramvaya binerek o nostaljik havayı tecrübe etmeleri önerilmektedir. Elçilik binalarının da bulunduğu İstiklal caddesi İstanbul’da görülecek noktalara da oldukça yakın bir konumda olup Avrupa’nın en eski ikinci ve en kısa metrosu da İstiklal caddesinin sonunda yer almaktadır.
İstiklal caddesine gitmek isteyenler İstanbul’un herhangi bir noktasından kalkan Taksim otobüslerini kullanabilecekleri gibi Taksim yönüne doğru giden metroları da kullanarak ulaşabilirler.
İstanbul Modern
Türkiye’nin ilk modern sanat müzesi olan İstanbul Modern sanat müzesi 2004 yılında 8000 metre kare alan üzerine kurulmuştur. Bugüne kadar 7 milyondan fazla kişi tarafından ziyaret edilen müze, sergi salonları, fotoğraf sergileri, kütüphane, sinema, ücretsiz eğitim programları, mağaza ve restoranı ile ziyaretçilerine hizmet vermektedir.
Her Perşembe ücretsiz olarak ziyaret edilebilen müze her Salı 18-25 yaş arası gençlere de ücretsiz olarak kapılarını açmaktadır. Müzeyi ziyaret etmek isteyenlerin gitmeden önce internet sitesi üzerinden müze ziyaret saatlerini kontrol etmeleri önerilmektedir.
Pazartesi günü kapalı olan müze perşembe günü saat 10:00 ile 20:00 saatleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edilebilmekte olup diğer günlerde 10:00 ile 18:00 saatleri arasında ziyarete açıktır. Modern sanat müzesini görmek isteyenler Beşiktaş’tan Eminönü’ne giden otobüsleri kullanarak tophane durağında inip buradan kolaylıkla müzeye ulaşabilecekleri gibi Kabataş’tan tramvaya binip yine Tophane durağında inmeleri gerekmektedir.
Boğaziçi köprüsü
Avrupa ile Asya kıtasını birbirine bağlayan köprünün yapımına Şubat 1970 yılında başlanmış olup Cumhuriyetin ilanının 50 yılı olan 29 Ekim 1973 tarihinde trafiğe açılmıştır. 39 metre genişliğe, deniz seviyesinden 64 metre yüksekliği sahip olan köprü 1560 metre uzunluğu ile dünyanın altıncı en uzun asma köprüsü durumundadır. Yapıldığı yıllarda günde 30 bin aracın geçtiği köprüden günümüzde günde 200 bin araç geçmektedir.
1973 yılından 1978 yılına kadar yaya trafiğine açık olan köprü 1978 yılında yaya trafiğine kapatılmış olup günümüzde sadece Avrasya maratonun koşulduğu günlerde ve bazı özel günlerde yaya trafiğine açılmaktadır.
Haliç
İstanbul’u ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin yanı sıra İstanbul’da yaşayan halkın da en çok ziyaret ettiği noktalar arasında yer alan Haliç tarih içinde de önemli bir yere sahiptir. Doğal limanlar arasında gösterilen Haliç limanı zaman içinde savaş ve ticaret gemilerine ev sahipliği yapmıştır. Boynuz şeklinde bir coğrafik yapıya sahip olması ve güneş batımında sularının altın rengini almasından dolayı altın boynuz (Golden Horn) olarak da bilinmektedir.
Oldukça eski bir tarihe sahip olan Haliç’te bulunan Fener ve Balat semti, Osmanlı’dan kalma ahşap evleri, kiliseleri, sinagogları ve muhteşem sokakları ile ziyaretçi akınına uğramaktadır. Haliç ve çevresinde konaklamak isteyenler için birçok otel ve pansiyon bulunmaktadır.
Haliç’e yakın noktada bulunan Pierre Loti tepesinin ziyaret edilmesi ve muhteşem manzarası görülmesi tavsiye edilen noktalar arasında yer almaktadır. Toplu taşıma araçlarını kullanarak Haliç’e gitmek isteyenler Metrobüs’e binerek Ayvansaray durağında inip Haliç’e kolaylıkla ulaşabilirler.
Pierre Loti Tepesi
İstanbul’un eşsiz manzarasının seyredilebildiği en güzel noktalardan biri olan tepe asıl adı Louis Marie Julien olan Fransız yazar Pierre Loti’den almıştır. 1876 yılında İstanbul’a yerleşen yazar sık sık bu tepeye gelerek roman yazdığı söylenmektedir. Tepeyi ziyaret edenlerin yiyecek ve içecek ihtiyacını karşılamak için yine aynı adla tepede bir çay bahçesi de bulunmaktadır. İstanbul’un farklı fotoğraflarını çekmek isteyenlerin kesinlikle bu tepeye uğramaları ve Haliç’i buradan görmeleri tavsiye edilmektedir. Pierre Loti tepesine çıkmanın birçok farklı yolu bulunmaktadır. Bunlar arasında Eyüp’ten teleferikle Pierre Loti tepesine çıkılabildiği gibi toplu taşıma araçları ile Eyüp’e gidip buradan kısa bir yürüyüşten sonra tepeye ulaşmak mümkündür. Pierre Loti’den geçen otobüs hat numaraları 36C-37M-39-39B-39C-39Ç-39D-39Y-41Y-44B-48A-48E-86V-94Y-99A-99Y-R3-TB1-399B-399C
Ortaköy Meydanı
Ortaköy’de bulunan meydan İstanbul’un en popüler meydanlarından biridir. Özellikle gençlerin sıkça ziyaret ettiği meydan özellikle hafta sonu çok hareketlidir. En güzel İstanbul fotoğraflarını çekmek isteyenler için Ortaköy meydanı muhteşem bir deniz, boğaz ve boğaz köprüsü manzarası sunmaktadır. Ortaköy meydanı muhteşem atmosferi ile İstanbulluların en gözde buluşma noktaları arasında yer almaktadır.
Ortaköy meydanına gitmek isteyenler Beşiktaş ve Kabataş’tan kalkan otobüslerle kolaylıkla ulaşabilecekleri gibi Beşiktaş’tan 20 dakikalık bir yürüyüşle de Ortaköy’e ulaşabilirler.
Beyazıt meydanı
Her aman hareketli bir yapıya sahip olan Beyazıt Meydanı İstanbul’un en önemli ve en eski meydanlarından biridir. Beyazıt meydanının kuzeyinde ise İstanbul Üniversitesi görülmektedir. 19. yüzyılda inşa edilen üniversite içerisinde dışarıdan da görülebilen bir kule bulunmaktadır. 1828 tarihinde mermerden yapılmış olan kule Osmanlı imparatorluğu döneminde yangın gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır.
Beyazıt meydanı Roma, Bizans, Osmanlı ve Türkiye tarihi için oldukça önemli olaylara sahne olmuş bir meydandır. Bağımsızlık mücadelesi verilirken Türkiye’yi işgal eden güçler bu meydanda binlerce kişinin katılımıyla defalarca protesto edilmiştir.
Beyazıt meydanı merkezi bir konumda olduğu için ulaşım oldukça kolaydır. Eminönü, Sirkeci, Kabataş ve Zeytinburnu’ndan tramvay ve metro ile meydana ulaşmak oldukça kolaydır.
Bozdoğan su kemeri
MÖ 4. yüzyılda şehrin su ihtiyacını karşılamak ve uzak noktalardan şehre su getirmek için inşa edilen kemerin şehir merkezinde bulunan kısmının toplam uzunluğu 1 km olup günümüze kadar 625 metresi ulaşabilmiştir. Bozdoğan kemeri 19. yüzyılın sonlarına kadar şehre su getirmede kullanılmıştır. Farklı dönemlerde meydana gelen doğal afetler sonucunda zarar gören kemer restore edilerek kullanılmaya devam etmiştir. Zaman içinde teknolojinin gelişmesi ve modern su taşıma ve dağıtım sisteminin kurulmasıyla Bozdoğan kemeri kullanım dışı kalmıştır.
Bozdoğan kemeri Fatih ilçesinde Atatürk bulvarı üzerinde olup İstanbul’un her noktasından toplu taşıma araçları ile ulaşım oldukça kolaydır.
Atatürk Arboretumu
1961 yılında tamamlanan Atatürk Arboretumu 296 hektarlık bir alana kurulmuş olup bünyesinde yapay göller Türkiye’nin ilk fidanlığını ve oldukça geniş bir ağaç koleksiyonunu ve çok özel bitki türlerini barındırmaktadır. Atatürk Arboretumu dünyadaki diğer botanik bahçeleri ile tohum ve fidan temini konusunda iş birliği yapmaktadır. Türkiye’deki birçok endemik bitki ve nesli kaybolma tehlikesi olan bitkiler burada sergilenerek ziyaretçilerin bilgilenmesi sağlanmaktadır.
Bu alana kesinlikle bisiklet, motosiklet, motorlu araç girişine, evcil hayvan girişine yiyecek, içecek girişine piknik ve mangal yakılmasına izin verilmemektedir.
Pazartesi gününden cuma gününe kadar ziyarete açık olan Atatürk Arboretumu hafta sonu sadece üyelerinin ziyaretine açıktır. Atatürk Arboretumu giriş ücretli olup gurupların önceden randevu almaları gerekmektedir. Ziyaret saatleri pazartesi günleri hariç yaz aylarında 08:30-20:00 Kışın 08:30-17:00 saatleri arasındadır.
Toplu taşıma araçlarını kullanarak Atatürk Arboretumuna gitmek isteyenler Metro ile Hacıosman durağında inip buradan 42HM numaralı Bahçeköy otobüslerine binerek 20 dakikalık bir yolculuktan sonra Bahçeköyde inip Kemerburgaz yolundan 500 metre yürüyerek kolaylıkla ulaşabilirler.
Bültenimize abone olmak ister misiniz?
Bültene abone olarak tüm yeni yazılardan haberdar olabilirsiniz..
Dilediğiniz zaman, gelen maillerin altındaki linki tıklayarak takipten çıkabilirsiniz